Kayıtlar

Şubat, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SÖZ VERİLMİŞ MEKTUP

Resim
Seni sevmek, sende ölmek; aynı şey bence… Son yolculuklarıma baktım da, duraklar hep sende. Ve hep sende kalmışım. Gitmedim daha… Yolcu etme beni, biraz daha kalayım… *** Son elvedaların birinde ellerimden ellerin sıyrılırken hasretin dokunaklı yüreği kalmış avuçlarımda… Suskunluk beni başka hülyalara götürse de “özlediğim” sensin yine… Övgüler konulmuş geniş zamanların şakaklarına sen gelene kadar kar yağmayacakmış, öyle dedi martılar…  Biraz kızgındı penguenler, bendeki hasretin kutuplardaki buzları erittiği için… Yalnızlığım bu şehrin gecelerinde biraz daha arttı… Uyku hayal, Güneşle öldürdüm geceleri… *** İçimdeki yangınlara soğuk bakışların altında, hecelenmiş aşklar düşüyor… İmalar kilitlenmiş zamanlar ötesine, seni sevmenin ızdırabıyla, hiç hoş geçmiyor günler… Edebiyat başka başka anlamda, sır olmuş her müşterek teori; bencillikle bir geziyor benlik… Egolar tatmin olmuyor bu şehir izdırap yeridir… Birde “seni seviyorum”  diye diyememenin acısı, ölmek diye buna de

Boş Ver

Resim
Her güne hüzün saklıyorum. Kendi canımı yakarak süslüyorum gülüşümü. Düşününce ne yaptım ben size bu kadar kötü olacak, Hayallere bile sığdıramadığım şeyleri? Neden üzülüyorum diyorum. Cevap kendi içinde saklı göz yaşlarımda. Boş ver. Kurulsun saadet ellerimin emekleri ile. Duymasın vefasız kim var ise. Yüreğim yanarken kıymet bilen bilir beni. Yüzümdeki hüznü sadece seven görür zaten. Ve anladim ki, siz mutlu olun diye ağlıyorum ben. Ben gülerken siz vicdansizliğınız ile kalbimi kırmanın peşinde olacaksınız. Biliyorum her güne sakladığım ayrı bir hüznü şükür ile iade edeceğim size. Masum olmak bir kare fotoğrafta kendini bulmak değil. "Ne yaptımlarla..." vicdan  rahatlatmak değil. Haksız yere masum olduğunuzu düşündükçe yüzünüze bakıp söyleyeceklerimi Allah bilir. Ben sizin için her güne bir hüzün saklıyorum. O yüzden benim mutlu olma ihtimalimi bile kaldiramayacak kadar karaktersiz tanıdım... HASAN AKBAL

GEÇERKEN UĞRAMIŞ

Resim
O zaten bir yere gidiyordu durdu yol sordu seninle biraz yürüdü, ve sonra gitti; senin için yanında değildi zaten. Seninle zaman geçiyordu. [HASAN AKBAL]

ANLADIM AŞK

Resim
Bir yaz başlangıcında sevmiştik birbirimizi, Tek sözümüz vardı; hayatımızın farketmez'i, Anladım; sonbahar yağmurlarının aşkı bitirdiğini, Anladım; severken değil gittiğinde başlarmış aşk! [HASAN AKBAL]

ÜSTAD

Resim
ÜSTAD -Necip Fazıl Kısakürek'e- Kâğıtlarda kırıştığın, yeter üstad; Kitabın ve yaşamınla, bizde hayat; Olur mu, olmaz mı; kaderde yer? Bize karşı onda hiç mi yok istidat? Kıvılcımdan yangını, sarmış bedenlerde; O sihirli ok, hayatta; kalbe bir kerede… Gözyaşlarım ve sevincimle girince, Hangi hülyada beni izler üstad? Gözlerim dalınca, belli belirsiz gökyüzüne; Hasret sandığım, gezinen; bir şey var o yerde… Kaç dakika geçti, yolculuğun kaç günde bitti; Gözlerimde tüten diyarına ne zaman, nasıl varılır üstad? Kalem kâğıt derken, hayatın özeti; o, eser… Kelimeden cümleye hep aynı rüzgâr eser, Doğruluk bir ona, dönüş tam ise eğer, Kaç dakikadan sonra hangisi beter, üstad? HASAN AKBAL

GÜNEŞTEN ÖNCE

Resim
Uyumak istedim geceleri, Rüyalarımda görmek için, Güzelimsin ya! Rüyalarımda izlemek istedim, Geceleri aldı elimden, Uykularım gitti yine! Baktığımda karanlığa Karanlıkta yağan yağmura, Düşmek istedim damlalarla toprağa, Ve akıp gidecektim yanına, Varamadım takılıp kaldım bir çalılıkta, Saklanmak istedim, Gecenin ve karanlığın gölgesine, Beni alıkoyacak her şeye rağmen, Bir pusu, Bir siper, Bildim karanlıkları kendime, Meğerse unutmuşum; Gecede ay! ... Aldı elimden, Güneşten önce! ... [HASAN AKBAL]

AĞLA GURBET

Üşüyorum ben gurbet, Dertliyim gönül sabret; Bu gecede geçsin gitsin, Ben yalnızım ağla gurbet. Nerde, akan soğuk çeşmeler? Nerde, serin gölgeler? Nerde, sevinç dolu rüyalar? Ben yalnızım ağla gurbet. Bir yudumu zehir olsun kara çay, Yürüme yollarda buz tutmuş kay; Nerede bizim memleket vay! Ben yalnızım ağla gurbet. Ağzını açsan, dilin düşer; Konuşsan, nefesin biter; Küs gibi durur gider, Ben yalnızım ağla gurbet. Bloklar saf durmuş nerede? İki değneği köşk olan köyde, Et kemikten sıyrılmış bende, Ben yalnızım ağla gurbet. Zaten susuz kalmışım, öfkemden; Derdim çok döksem, derelerden; Akar gider buralardan… Ben yalnızım ağla gurbet.  Beğenilmez bir garibim, Nasip olsun ölürüm. Hakk Teâlâ'yı görürüm. Ben yalnızım ağla gurbet. HASAN AKBAL

MENEKŞE KOKULUM

Resim
                             ­Ne zaman kokun gelse köyümün özlemine bi­r bahar iner.                                   İçinde­n, edebinden boynu bükük bir menekşe hatı­rlarım…                                   Menekş­enin boynunun büküklüğü, kalbin kırıklığından d­eğil, Allah’ı zikrindendir !                                   ­                                   Ne zam­an seni sevsem kalbime ağır gelir aşkın.                                   Sebeb-i­ aşkın derin ve bâkidir,                                                                     Bu yüz­den bir menekşe kokusunda sevdim seni.                                   ­                                        M­enekşe kokulum… Gözlerin gözlerime dokunamazdı, korkardı­m… Utanırdım dudaklarından; Susardım.­ Anlatamadıklarım vardı,­ Ve bu yüzden senden habersiz, ­ Ağlardım…­  ­ Menekşe kokulum,­ Bir mevsimin başlangıcı gibi Geldin ömrüme.­ Yavaş yavaş ısındı senli zamanlarım…­ Kıştan kalma buzlar üşütmüştü beni,­ Boynu bükük,­ Günahla

KALAN KALANA

Resim
Duraklar kıştır, geçişler yaz... Sevdalar bir sonraki bahara kaldı. Hangi mevsim saklı mevsimden? Dön bak arkana kalan kalana... Oysa elerinde kokusu vardı ya! Artık yok, hüzün göze kaldı.. Hesaplar siyasete, Planlar müdüre kaldı. Ekin yazın biçilir ama, Hasatlar güze kaldı... Bayramlar muhabbete yoksun, Gelen gidene, postuna soğuk kaldı. İş -güç patron işçiye, İşçi patronun parasına kaldı.. Şehir kalabalık, etraf iyi-hoş, Dostluk menfaate kaldı... Evlat sevdaya daldı, Ana-baba evdala hasret kaldı. Düzde çamur, yamaçta baston; İki söz vardı o da uşağa kaldı... Emek, aş, insanlık için yaşamak. Değer hayvana, paha eşeğe kaldı... Kalan kalana vakitler sükûtta, Yürekte dua akılda dava kaldı. Alıp gidenlere inat kalan kalana, Huzur onunlaydı yine ona kaldı... HASAN AKBAL

KALAN KALANA

Duraklar kıştır, geçişler yaz... Sevdalar bir sonraki bahara kaldı. Hangi mevsim saklı mevsimden? Dön bak arkana kalan kalana... Oysa elerinde kokusu vardı ya! Artık yok, hüzün göze kaldı.. Hesaplar siyasete, Planlar müdüre kaldı. Ekin yazın biçilir ama, Hasatlar güze kaldı... Bayramlar muhabbete yoksun, Gelen gidene, postuna soğuk kaldı. İş -güç patron işçiye, İşçi patronun parasına kaldı.. Şehir kalabalık, etraf iyi-hoş, Dostluk menfaate kaldı... Evlat sevdaya daldı, Ana-baba evdala hasret kaldı. Düzde çamur, yamaçta baston; İki söz vardı o da uşağa kaldı... Emek, aş, insanlık için yaşamak. Değer hayvana, paha eşeğe kaldı... Kalan kalana vakitler sükûtta, Yürekte dua akılda dava kaldı. Alıp gidenlere inat kalan kalana, Huzur onunlaydı yine ona kaldı... HASAN AKBAL

Sevda Halı

Resim

Karar Onun

Resim

Gece

Gece... Bıçak gibi keskin... Yara gibi acı içinde... Dünya gibi soğuk... Sen gibi hasret kokuyor... Hasretin içimde ilmek ilmek, Gece karanlığa meydan okuyor... HASAN AKBAL

TAKİP ET