ÜSTAT
                     -Necip Fazıl Kısakürek’e-  Kâğıtlarda kırıştığın, yeter üstat;  Kitabın ve yaşamınla, bizde hayat;  Olur mu, olmaz mı; kaderde yer?  Bize karşı onda hiç mi yok istidat? Kıvılcımdan yangını, sarmış bedenlerde; O sihirli ok, hayatta; kalbe bir kerede… Gözyaşlarım ve sevincimle girince, Hangi hülyada beni izler üstat? Gözlerim dalınca, belli belirsiz gökyüzüne; Hasret sandığım, gezinen; bir şey var o yerde… Kaç dakika geçti, yolculuğun kaç günde bitti; Gözlerimde tüten diyarına ne zaman, nasıl varılır üstat? Kalem kâğıt derken, hayatın özeti; o, eser… Kelimeden cümleye hep aynı rüzgâr eser, Doğruluk bir ona, dönüş tam ise eğer, Kaç dakikadan sonra hangisi beter, üstat? [HASAN AKBAL]