Kayıtlar

Mayıs, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YETİŞEMEYECEĞİM DAKİKALARA

Resim
Nasılsın? (sessizlik) Neden konuşmuyorsun? Yüzün asık, düşüncelisin, utanma, gözlerime bak ve ne oldu anlat bana? Ben seni iyi tanırım böyle değildin… Neşelenince kahkaha ağlar, Hüzünlenince gözyaşınla gülerdin… Ne oldu anlatır mısın? Gece yarısı uykusuz, gündüz aç kalmış… Ruhunda fırtınalar kopuyor anlaşılan. Bak bu senin sevdiğin mürekkebin, bu da çizgisiz kağıt; insanın en temiz hali kadar temiz görünüyor… Söylesene kalem, neden yazmıyorsun?          *** Kaleme bahane bulup kızmamak gerek, neden yazmıyorsun diye kağıt yeterince hazır değildir belki, kalemin dokunuşlarına… Bunu siz mi anlayacaksınız, sahi, hiç onları konuşurken duydunuz mu? Onlarda konuşuyorlar bence… İnsanın içini titretiyor, öyle bir ses ki, yanmadan önce bir kibritin tutuşma hali gibi, iki taşın birbirine dokununca çıkan koku gibi, ağlama sesi, sessiz suskunluk gibi… gibi gibi daha ne gibiler var… Asıl benim için üzücü olansa, kalemle kağıt konuşurken kendi dilini konuşmuyorlar. Kimin elindelerse onun sesi soluğu

Deyişler -4-

Resim
Kalbi kırılır insanın, Canı yanar. Üzülür de... Yalnız hayallerini kırarsız, Umudunu elinden alırsanız, Hesabını veremezsiniz... HASAN AKBAL HASAN AKBAL

Deyişler -3-

Resim
Kalbimde saplı bıçak, Gülsen iyi, üzülsen kanayacak... HASAN AKBAL HASAN AKBAL

Deyişler -2-

Resim
Fakir edebiyatı yapıp çayın deminden şikayet edenler. Her ne kadar gülseniz de birilerinin yüküne, kalbinizde bir kalbi taşıyamayacak kadar aciz ve acınacak hallerinize yine merhamet yüklü güzel çocuklar koşar yarınlara... HASAN AKBAL HASAN AKBAL

Deyişler -1-

Resim
Suskunluğumda sevdim sanma. Konuşursam kırılır kalbin. Oysa beni düşünen sözlerin sahtedir, anlamadı sanma. Hüzne davetli hissettiğin, yalnızlığa isyanken bir ben bilirim seni. Sokaklar karanlık... Uçsuz yürüyüş içinden geçerken öyle bir gün gelir ki... O gün sevecek diye aldanma... [HASAN AKBAL] HASAN AKBAL

AĞUSTOS SOĞUĞU

Resim
Sen diye başlayan cümleler... Içi titrek, ılıman bir bahar, Çöle yakın bütün güzellikleri, Filizlensin diyeceğim ama.. Bir başına su bardağı, Kanyonlar kadar ağır ve zor. Taş geçer insana ve insan, Pamuk kadar huzur dolu, Insanlığa anlam katan Ağustos güneşinin soğuğu Sıcak kalır, çünkü gidenler söyledi; Yaşamak bir imtihan hali, Geçen vakitlerin hesabı ilme Kelime kelime ödendi... Söz verildi. Ateş yakılırken, Çöle yanmayan tahta Cehenneme odun edildi. Şimdi, sevmek hangi manaya kaldı. Bak şimdi bak, nasıl haklı. Kendi söylediği yalana inandı. Oysa şaka bile yalan değildi. Şimdi hangi sevda daha güzel Demeden önce seçeceğin aşk Fiyatını belirler; su ve çöl altından... Sen, biten ifadedir toprak toprak... Ya... bilinse şimdi kuşların kanatları Al boyanır sabahları, fırçasız. Senden sonra hangi mevsim, Senden sonra hani sevdim. Senden sonra bilseler sevda ağlar Içimde kurur derin yara... Yudum yudum bitmez hasret, Kor gönlüne ağlar mi haziran? Gel gidelim iklimlere serin yerinden Bizdek

HATIRLA

R. C.’ye… Hatırla satılara dokunan gözlerini, Unutmak istediğini değil, sevebilme ihtimalini… Yıkık kaşının altında yatan çocuk kalbini… Ellerin, o güzel ellerin dokunurken, Satır satır doğranır içim; Piyanonun tuşlarında… Hatırla, bir akşamüstü hüzün yağardı bulutlardan… Bardakta kaynamış kanın derin soğukluğu, Döküldü gırtlağımın kuru yanına… Serin gölgeler aradım kar altında, İzi belli olmasın diye ayaklarımın; Senin kalbini sürükledim ardımdan, Saygı ile selamlıyorum, kusura bakma. Her şeyin anlamsızlaştığı kış mevsiminde, Derinden seslenir; yüz yıl kadar öncesi… Mumlar yanar, lavlanır; insanım içimdeki, Ateşten döktüğüm küllere baksan şimdi, Unutulur mu, elde mi; hatırlamamak ne kelime? [HASAN AKBAL] – [05.05.15]

TAKİP ET