15 TEMMUZ RUHUMDA BİR İZ

Ruhumun derinliklerinde beklemeye alınmış öyküleri, öykü olmaktan çıktığına ve anı olarak tarihin sayfalarına yazılışına şahit oldum.

İçten ve dıştan gelen hain pusularla zirve yaptığını sananlara öyle bir demokrasi dersi verildi ki milli iradenin sağlamlığını dünyanın gözünün içine sokarak, kanıtlarıyla yaşadım.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.” dediği milletimin göğsünü kurşunlara siper edişini 15 Temmuz akşamında gördüğümden beri, gururla yüreğimde hissediyorum.

Hani toplarla ve tüfeklerle saldıran düşmana süngümüzle karşı koyarak bu vatanımızı korumuştuk ya, 15 Temmuz’da da elimizde süngümüz dahi olmadan göğsümüzü gererek demokrasimizin çiğnenmeyeceğini hainlerin bu ülkede darbe yapamayacaklarını kanıtladık.

Kendi irademizle seçmiş olduğumuz liderimize itaat etmenin ve davetini emir telakki ederek meydanlara koşan yediden yetmişe; din, siyasi parti, etnik köken ayırt etmeden, birlik olarak eşi benzeri görülmemiş bir inançla yerine getirdik. Çünkü vatanı korumak, devletin liderinin sözünü dinlemekten geçtiğini tarihteki bütün yaşananlardan öğrenmiştik.

15 Temmuz…

Henüz akşam yeni oluyordu. Sosyal medyada insanların tepkisi yükselirken yavaşlayan bir sistem ile iletişimin kopmaya başladığını görüyordum. Eve gelir gelmez televizyonu açıtım. TRT’de tekrar eden hava durumu… Hayatımda hiç unutamayacağım TRT spikerinin donuk ve soğuk yüz ifadesi ile bildiri okuması…

Ev halkı ayakta…

Babam ellerini beline koymuş, "Vatan hainleri..." diye söylenirken başka bir TV kanalından, Cumhurbaşkanımızın; "Halkımızı, meydanlara havalimanlarına davet ediyorum; Bu bir kalkışmadır; bunu yapanlar cezasını bulacaklar, tüm halkımızı sokağa davet ediyorum." Bu sözleri emir telakki ederek meydanlara koştuk.
Biz meydanlara toplanırken ezan ve sala okunmaya başlamamıştı. Geceyi aydınlığa çıkarmak için, başladık demokrasi nöbetine…

Biz meydanlarda iken başka illerdeki haberleri de iletişim zorda olsa almaya çalışıyorduk. Boğaz Köprüsüne, havalimanlarına, asker kıyafeti giymiş hainlerin, milletimin parası ile vatanımızı korumak için alınan helikopter ve uçakları kullanarak, milletimin üzerine bomba atıyorlardı. Allah’ım nasıl bir durum? Çoluk çocuk, kadın erkek, hastası sağlıklısı hatta anne karnında çocuklar bile darbeyi engellemek için sokağa çıktı.

Millet, liderinin sözünü dinledi ve meydanlarda…

Duaya kalkan eller, tekbirler ve salâvatlar ile geceyi sabaha, sabahı aydınlığa çıkarmak için milletçe aynı duyguyu yaşadık.
Sadece hanice saldırı mı yaptılar?  Hayır!  Pusuda beklediler, ekonomik açıdan da zor durumda koymak için bankamatikten paralarını çekmek ve herkesin parasını çekmesi için yaygara koparıp insanları psikolojik olarak da olumsuz etkilemeye çalıştılar. Onlar mal mülk sevdasında iken, 246 vatandaşımız şehit oldu. Amaçları apaçık belli ülkemizin gelişmesine ve bizim huzurla yaşamımıza engel olmak. Lakin yanıldılar.

Anlaşılmıyor değil mi?

Birileri yarınları için kendi derdine düşerken vatanına sevdalı yiğitler gözlerini kırpmadan canlarını feda ettiler.

Beşikte uyuyacak çocuğun elindeki bayrakla annesinin kucağında meydanlara gelirken gülücükler saçması, yarınlarda ülkesinde imanla, namusu ile yaşayacağının huzurunun ifadesiydi. Elinden alınmaya görsün, hem vermeyen hem de çığlıkları ile kıyameti koparması, vatanımıza sahip çıkmanın yaşının olmadığını gösteriyordu.
İhtiyar, dediklerimiz kol kola girmiş meydanlara gelerek ellerinde tesbihlerle dua ediyorlardı. Gözlerinde yaş olanları gördüm.

15 Temmuz gecesi, vatan sevdasından akan gözyaşları aynıydı…

Yüreğimizi dağlayan hain FETÖ ve destekçileri darbenin başarısız olmasından sonra sırra kadem bastılar.

Cumhurbaşkanımızın, “Hak ettikleri cezayı bulacaklar.” dedikleri vatana ihanet eden herkes hak ettiği cezayı buluyor; bulacak da.

Duysun vatana ihanet edecek olanlar! Bu milletin ahı yerde kalmaz!

Duysun canımızı acıtanlar!  Gözyaşlarımızın hesabını soracak aziz bir milletim var!

Gecenin, yarına varacak temmuz havasında, ellerim üşümeye başlamıştı. Hainler tarafından vurulan kardeşlerim yere düşerken İstanbul'da Ankara’da, Çorum’da beni titrek bir üşüme tutarken "Az kaldı emmioğlu" diyen bir dostum, koluma girerek omuz omuza yola koyulmuştuk.
Ordusunun önünde bir lider, lideri Hz. Peygamberi (S.A.V.) örnek alıyordu. Milletinin önüne kefenini giyerek yola çıktığını söylerken vatanımızı da hainlerin alçak emellerine tarihte olduğu gibi bu günde de teslim etmediğimizi ve etmeyeceğimizi bize söylüyordu. Biz onun samimiyetine ve inancına güvendik.

15 Temmuz geceden sabaha…

Ezanlar ve salalarla…

Devam eden vatan nöbeti, demokrasi nöbeti…

Hani planları parçalamak, bölmek, milletin iradesini yerle bir edeceklerdi ya hainler, birlik olan bir olan omuz omuza bir millet olduğumuzu çok iyi anladılar. Ama hâlâ anlamayan içten ve dıştan saldıran hainler, darbenin yapılamamasına şaşkınlar.
Çünkü liderini dinleyen millet, o bitti demeden demokrasi nöbetini bitirmedi; vatanı aç kurdun eline bırakmadı.

7 Ağustos Yenikapı’da düzenlenen birlik ruhu hâlâ yaşatılıyor. Çok şükür ki böyle bir milletin evlâdı olarak doğmuşum.
Hainleri şaşırtan davranış…

Sevdası millet olanların, yediden yetmişe ellerinde bayraklarla yeni kapıda oluşunu gördü bütün dünya…

Şimdi gecenin kaçı olursa olsun, sokakta ellerim cebimde geziyorum. Okuldan güvenle evine dönen çocukları görüyorum. Ailesi ile huzurluca pazar tatilini geçiren insanlar biliyorum.

15 Temmuz ruhumda bir iz bıraktı. Demokrasi şehitlerini ve o günlerde yaşananları, hiç unutmadan yüreğimde taşıyorum.

15 Temmuz Demokrasi Şehitlerini vatan yolunda canlarını feda eden asker, polis ve vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum.

HASAN AKBAL

Yorumlar

TAKİP ET

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALAN KALANA

BERRAK MAKINA'YI ZİYARET

BİR UÇURUM, SAHİL VE GÜVERTE...

Eski Sevda Şehri