YETİŞEMEYECEĞİM DAKİKALARA




Nasılsın?
(sessizlik)
Neden konuşmuyorsun?
Yüzün asık, düşüncelisin, utanma, gözlerime bak ve ne oldu anlat bana?
Ben seni iyi tanırım böyle değildin…
Neşelenince kahkaha ağlar,
Hüzünlenince gözyaşınla gülerdin…
Ne oldu anlatır mısın?
Gece yarısı uykusuz, gündüz aç kalmış…
Ruhunda fırtınalar kopuyor anlaşılan.
Bak bu senin sevdiğin mürekkebin, bu da çizgisiz kağıt; insanın en temiz hali kadar temiz görünüyor…
Söylesene kalem, neden yazmıyorsun?
         ***
Kaleme bahane bulup kızmamak gerek, neden yazmıyorsun diye kağıt yeterince hazır değildir belki, kalemin dokunuşlarına… Bunu siz mi anlayacaksınız, sahi, hiç onları konuşurken duydunuz mu?
Onlarda konuşuyorlar bence…
İnsanın içini titretiyor, öyle bir ses ki, yanmadan önce bir kibritin tutuşma hali gibi, iki taşın birbirine dokununca çıkan koku gibi, ağlama sesi, sessiz suskunluk gibi… gibi gibi daha ne gibiler var…
Asıl benim için üzücü olansa, kalemle kağıt konuşurken kendi dilini konuşmuyorlar. Kimin elindelerse onun sesi soluğu oluyorlar.
         ***
Falancanın kalemi, falancanın kaleminden, kalemim yasta, kalem kime süslensin, kalem yazmasa olmaz, kalem utanıyor yazmaya, kelem seni kırarım, kalem yazmaz mezar kazar, kalemimden dökülenler… gibi çokça ifadeler var. Yazılanlar kalemin suçu mu peki, elbette hayır…
Kalem ile ilgili bir sürü özlü söze, atasözüne, şiir olduğunu biliyoruz ve okumuşuzdur…
Yazmadan önce eline aldığım ve yazınca benim düşüncelerimi anlatacak. Ne söylersem eksiksiz kağıda işleyecek ve kalıcılığı söylenmiş sözden daha uzun kayıtlarda kalacaktır.
Onca söz edilir de kalem için kimse kendisinde bulmaz, kinayeli, birazda ad aktarması yoluyla ifade edilir kalem ile ilgili söylenecek olanlar…
Sonuç olarak suç ya da başarı kalemin değildir. Kim yazıyorsa onun olmalıdır.
         ***
Kalem ile anlatırız kağıda söylemek istediklerimizi…
Neyi anlatacaksak, onun rengine dokunur kalemin ucu ve yazmaya başlar, bütün küskünlüğüne aldırmadan kalem…
Bazen bir sevgilinin güzelliğini, bazen bir manzaranın görünümünü, bazen bir olayı ve yaşanan ve kurgusal bütün sözleri kayıta almak için ne güzel bir araçtır.
Yazanlar ne güzel anlatıyorlar, imreniyorum. Gazete köşelerinde, şiirlerde, hikayelerde, romanlarda…
         ***
Ben de duygu ve düşüncelerimi anlatmak istiyorum yazarak… Konuştuklarımız unutulacak, belki yazdıklarımızda unutulur fakat en azından bu gün yazarsam, yarın bir okuyanım olur düşüncesi var.
Yazacağım bütün yazılarımı “Yetişemeyeceğim Dakikalara…” bırakıyorum…
Kalemle kağıdın konuşmasını izlediğimi ve onların öyküsünü anlatmaya çalışacağımı göreceksiniz yazdıklarımda çoğu zaman. Çoğu zaman ağlayacak, eleştirecek, kızacak, şiirsel ya da manalı telaffuzla anlatacağım kağıtlara…
“Nice erbab-ı şairin ustasıdır elimdeki kalem,
Aşk dilime dolanınca, bende bir hal;
Nedendir bilmem! Ne eksik ne fazlam...

Işık saçılır dünyama, ahiretim de öyle bir gülsen;
Mevla izni melalim, sevgili anlamında senin adın...”
Kalemin adıdır senin adın, ben yazdıkça seni yazarım. Henüz daha usta olmak hayaline dalarken gönlüm. Bu şiiri yazmak istedim… herhangi bir şairliğim olamasa da şiire gönlünü verenlerle huzur verdim şiirlere…
Ve ben son olarak diyorum ki, öncelikle kendime ve yazmak isteyen kalemimleyim diyenlere;
         Yaz katip yaz,
Yaz şair yaz.
Kimse okumasa da
Bana yazılanları
Ben mahşerde okurum...



HASAN AKBAL

(09.01.2015 - Yayla Haber, Çorum)

Yorumlar

TAKİP ET

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALAN KALANA

BERRAK MAKINA'YI ZİYARET

BİR UÇURUM, SAHİL VE GÜVERTE...

Eski Sevda Şehri